Spor ve etik dışı davranışlar, bir arada bulunmaması gereken iki kavram olmasına rağmen günümüzde spor, sık sık ahlak dışı olaylarla birlikte anılır duruma gelmiştir. Bunun nedenlerini sıralayabilmek için, öncelikle spor nedir, etik nedir, hangi durumlarda kesişirler gibi sorulara açıklamak getirelim.
Spor; kişisel veya toplu oyunlar biçiminde yapılan, genellikle yarışmaya yol açan, bazı kurallara göre uygulanan beden hareketlerinin tümüdür.
Etik; Yunanca’dan gelen “ahlaki, ahlakla ilgili” olan anlamındadır. Günümüzdeki anlamı ise, insan tutum ve davranışlarının doğru ya da yanlış yönden değerlendirilmesidir.
Spor etiği ise; kişi veya kurumların görev ve sorumluluklarını; adalet, şeffaflık, tarafsızlık ve saygı gibi ilkeler kapsamında yerine getirebilmesini sağlayan davranışlar bütünüdür.
Görüldüğü üzere, spor etiği, sporun içerisinde barındırdığı saldırgan ve kontrolsüz rekabetçi yapıyı evrensel ilke ve kurallar ile kontrol altına almaktadır. Halbuki, hem dünyada hem de Türkiye’de spor etiği özellikle son zamanlarda yok olmaya başlamıştır. Bunun temelinde, spor ekonomisinin dünya pazarındaki payının önemli bir ölçüde artmış olması, bunun pazarda farklı rant ortamları yaratmasıdır. Buna ek olarak “ne olursa olsun kazan” felsefesinin de yıllar içinde kabul görür hale gelmesi “spor etiğini” tehdit eder hale gelmiştir.
Sporun adaletli ve ahlaklı bir rekabeti içermesi için; sporun tarafları olarak antrenörler, sporcular, taraftarlar, spor yöneticileri vb sporla ilgilenen tüm kişiler evrensel kabullere dayanan bazı kurallara göre hareket etmelidir. Bu kuralları sporda etik kurallar olarak tanımlayarak, aşağıdaki gibi sıralayabiliriz;
1. Müsabakalar adil olmalıdır. Liglerin yönetimi ve karşılaşmaların denetimi, bütün taraflara eşit olarak uygulanan kurallara göre yapılmalıdır. Bir sporcuya ya da takıma doping maddeleri vererek veya şike yaparak sporcuların performanslarını yapay olarak artırmak kural dışıdır. Bahisçilerin ya da sporcuların yolsuzluk yaparak müsabakaların sonuçlarını etkilemeleri sporun ruhuna aykırıdır.
2. Sporcular araç değil, amaç olarak görülmelidir, Spor karşılaşmalarında sportif amaçlara ulaşmak, yarışmaların sonuçlarından çok daha önemli olmalıdır. Elde edilecek para vb. etmenler sporun amacının önüne geçmemelidir. Antrenörler ve spor yöneticileri sporculara saygılı davranmalı, onların öz varlıklarına değer vermeli; sporcuları sömürmemeli, aşağılamamalı ve robot gibi görmemelidir.
3. Katılım, liderlik ve ödüller başarıya dayalı olmalıdır. Spor etkinliklerine kimlerin katılacağına ırk, inanç, cinsiyet veya toplumsal konuma göre değil; yetenek ve güdülenme durumuna göre karar verilmelidir. Erkek ve bayan sporcular arasında kaynak dağılımı yapılırken cinsiyet ayrımcılığından kaçınılmalıdır.
4. Spor etkinlikleri katılımcıların güvenliğini sağlayacak biçimde olmalıdır. Spor kuralları ve gerekli ekipmanlar sporcuları koruyacak biçimde üretilmelidir. Sporcuların sağlığı ve güvenliği, antrenörler ve yöneticiler tarafından takım başarısından daha önemli sayılmalıdır. Sporcular da rakiplerine zarar verecek kasıtlı eylemlerden kaçınmalıdırlar. Günümüzde ise karşılaşılan en önemli etik problemlerden birkaçı doping, bahis, şike ve şiddet olarak görülmektedir.